21 Aralık 2011 Çarşamba

Tezkere

Bir büyük boşluk ki sen gideli, nasıl doldurasın,
Hasret katmerli, taşar yürekten, gel de durdurasın.
Beklemek, yaşamaktan kolay bilsemde
Figanım firari, etrafta ara ki bulasın...
Yazınca özlem azalır dedim ama yanılmışım
Dualarım seninle, dileğim, sana hep yardımı ulaşsın
Geçsin zaman, tez şafakla yüzümüz aydınlansın...

21.12.2011

29 Kasım 2011 Salı

ZamaN KaymaSı

Ne hayatlar var, gördüm sürgün kendi bedeninde
Ne çuvallar var, taşınır küfelerde
Ne hammallar var, bir kez sormaz içindeki ne diye..

Ne sözler var, eskimiş ciltlerde
Ne gece var, bitmez, ermez gündüze
Ne bir tanığı var, zaman kayar güneş mi, yoksa bir beyaz cüce ?
Ne aşıklar var, yanar deli divane
Ne değeri var, para pul ellerde
Ne gereği var, herkes emniyet şeridinde
Ne veliler yaşar, deli derler ömrünce,
çoğu zaman da işlerine öyle gelir, bile bile ;)

http://www.isinapolis.com
29.11.2011

30 Temmuz 2011 Cumartesi

İstanbuLda Bir Yaz AksaMı

Bir kağıda iki satır karalamak öylesine
Ne zamandır kalem kalemlikte, satırlar mısralara gebe
İki ince çizgi alnım üstünde
Ve yorgun ama huzur esir içimde...

Sıcak yaz gecesi, ince bir esinti getir albatros kanadın üzerinde
Denize dair, boğazından kucakla, serinlet tane tane...
Ne güzeldir semaya nispet süzülmek özgürce
Oysa düşünmez gece, beyaz gölge, bir balıkçı ağından öte

Biraz ileride şehir hatları vapuru çarptı gözüme
Kim bilir, şimdi kaçıncı seferinde, kimleri taşır içinde ?
Tarihi yarım adaya bir reverans sancaktan yeşiliyle
Ve camiden bir seda yükselir “Allahu Ekber “ diye...

İstanbul penceremden gelen çat kapı misafirim, bu gece,
Hiç sormaz mısın ey koca şehir, cuma akşamı müsait misin diye?
Sıcağı beri dursun, nemi yerden göğe, her yerde...
İstanbul işte, kalabalık adımlar sayılmaz tek nefeste
Zamanı trafiğine hapis, insanları avare...
Yine de içinde yaşarken bile özlersin delicesine
Medeniyetlerin eleği, yüzyılları kat kat taşıyan bilge
Yaşamayan bilmez, ömür müptela bu şehre!


29.07.2011
http://www.isinapolis.com

21 Mayıs 2011 Cumartesi

23 Nisan 2011 Cumartesi

Yüce ÇınaR

Asırlık Yüce ÇınaR
Kökü uzaklarda, yaprakları dağılır rüzgarla
taşır tüm hayatı şümullü dallarında

Biraz dalgın yürürken ormanda
Toprağa her basışımda,
İşte burası benim der gibi ezelden ebedi.

Heybetiyle ağaç, koca bir yürek gibi
Mesafeli ama uzaktan izler gibi
Beni anlamış, geçişime izin verir gibi
Umudumu yitirdiğimde yol gösterir gibi
Tasa mı, yapraklara sar, sonbaharda dök gitsin der gibi





Penceremdeki buğu,
Karda mahsuru, toprağında eritir gibi
Güneşi içine sığdırmış gibi  :)
Hayallere saklı sevinç gibi,
"Olmazı" tanımaz kader gibi...
Varlığını bilip, hiç görmediğim gibi...

Mart 2011
http://www.isinapolis.com

5 Mart 2011 Cumartesi

Her nota bir anla Vurulurmuş meğer...

Söz, yaşananların melodisi; her nota, bir anla vurulurmuş meğer...
Suskun: tanımsız kelime. Söyleyecek sözüm hep olmuştur elbet :)


27 Şubat 2011 Pazar

Demişler ki, dicekler ;)

Nerden başlar diye düşünme
Baştan başa Işın işte :)
Demişler ki yürektir, seveceksin
Demişler ki ziyansa, silip; sefaysa, süreceksin
Demişler ki yaşayıp göreceksin...


Demişler ki yazdır, yüzeceksin
Demişler ki kazdır (!),  güleceksin
Demişler ki dicekler, bileceksin
Ozan Işınsa kalem yazgıdır
Demişler ki candır kıymetini bileceksin...


12.09.2009

10 Şubat 2011 Perşembe

Düş ve Gerçek

Gün gelecek güleceksin,
Okuyup neleer yazmışım diyeceksin :)
Satırların belki altını, belki üstünü çizeceksin!
Yarınındaki sis, rüyanın kendisi,
Geçmişteki düşlerin olacak, o zaman gerçeğin...

Bütünden son beşlik,
Işın

12.2009

2 Şubat 2011 Çarşamba

Emanet derseN

Sıcak bir el, ben üşümüşken
Sözsüz dalgın bir bakış derinden
Ne zaman konuşacak diye beklerken
Şaşırtır öyle aniden...
Uzaktayken bile mutluyum, eğer 'gönlüm varlığına emanet' dersen

2011