21 Aralık 2017 Perşembe

Zaman gülmek zamanı :) Her şeyi eleştirmek kolay, sıra bana da gelecekti elbet... Acımasız kalemimden bendeniz, Evrim ve Bünye Meselesi :)



BünYe MeseLesi…

Ben isterim ki, herkesten de öte, affedersiniz, domuz gibi sağlam bünyem olsun. Fakat benimkisi
kelebekten naifçe…


Bir gün dışarı çıkılırsa, diğer gün yüksek olasılıkla evde oturulacak. Çünkü vücut bir kere kendine gelsin. Anneannem huzurla uyusun, “her gün gezen tavuk, eve gelir, kuyruğu yoluk” derdi. Burada maksat elbet "kuyruk bütünlüğünü sağlamak", yoksa ben de her gün gezerim… Niye oturup yazı yazayım?

Tesisat eksikliği midir bilinmez,  el ayak uçları çoğunlukla bizim gibilerde soğuktur. Kendimi ısıtamadığım için, bulunduğum yerleri çok sıcak tutanlardanım. Örneğin ev mutlaka güney batıya bakacak, güneş görecek. Yoksa bizim lügatta ona ev değil, iglo deniyor. 

Başka bir örnekse, annemlerin dilindeki fıkra benim için değişerek, şöyle dile gelir oldu; “Cehenneme zebaniler, yeni adam getirirler ve içeri koymak için kapıyı açarlar, içerideki bir garip Işın seslenir; kapatın, kapatın içerisi soğuyor”J 
Düzenli yaşayacaksın, çalışırken erken yatacaksın. Nerede eller havaya, balıklar oltaya, vur dibine, çılgın eğlenceler, heyhat!

Doğduğumdan beri yediğim iğnelerden altım kevgir, etrafsa hep nazar sahibidir. Bir türlü tam toparlamak mümkün olmadı. Hele güzel ince bir elbise giyelim, gezelim. Fatura poşet içinde, üşütmeye bağlı karın, baş ve/veya boğaz ağrısı… Böyle olunca ne giyim zevki kalıyor, ne de hevesi…
Giyerim hırkamı, otururum aşağı…

Seattle’da çok değerli insanlarla tanışma fırsatım oldu. Bir tanesi Amerikan Ordusundan emekli subay kurmay albay bir “kadın". Bir kere duyunca bile, “güç” kelimesinin karşılığı bu diyorsun, bir bayan olarak hemcinsimi, hayranlıkla takdir ediyorum. Bu güzel yürekli insan, neşe olsun diye komik anılarını anlattıkça, bendeniz de arka planda söyle bir çevrim çalışıyor. Işın sen olsan, ordu da ancak bir “çizgi roman” olabilirdin. Keza cephede soğuktan buz heykeline dönüşmek; çok yoruldum yürüyemiyorum derken, bir tankın altında kalmak; duvara tırmanma taliminde çıkabildiği yerden, hep yer çekimi yüzünden düşerek, başlangıç noktasına dönebilmek, bende. 

Haydi olumlu bir şey yazayım, bir tek iyi nişancıyımdır. O da Allah, belki de bir gün lazım olursa, zaten savaşta ayakta kalması zor, bari yorulmadan durduğu yerden attığını tutturabilsin, bu da bir hayatta kalma becerisidir, diye mi yarattı bilemiyorum… Yemekse ayrı bir dava, hem her şeyi yiyemiyorum, hem de çok sık acıkıyorum, mazallah elim ayağım titriyor. Bu nedenle cephede yemek mevzusunu düşünmek bile istemiyorum! 

Evrimi inceleyince, benim gibilere belki sistem bug’ı (hatası) diyebiliriz. Aslında evrimin belki de bizim gibileri zaman içinde elemesi gerekirdi diye düşünüyor insan, ancak Yaşatacak, yaşatınca, evrimde evrilebiliyor anlaşılan, bunun yanında henüz bilimin çözemediği çok şey var. Detaylarına hakim olmadığımız, şaheser bir DNA taşıyor olabiliriz. 

Her şey bir yana, şükürler olsun bu satırları yazdırana, yine de bir köşeye yazalım Maşallah, efendim yaratılışta benden ancak hayata dair, şimdilik sade suya bir çorba.

Sevgiyle kalın!
Işın:)

Not: Hareket, ordu, antrenman diye yazınca en sportif göründüğüm fotolardan birini ekleyeyim istedim. Bu da insan ruhuna özgü bir şey sanırım, eksik olan yönü tammış gibi gösterme... Sosyal medya bu alanda yıkılıyor malum:) Ben Gülse Birsel'in dediği gibi beyin jimnastiği seviyorum, ne yapayım?

12 Aralık 2017 Salı

RIHTIM Dergisinin bu ayki sayısında "Aşık Susam" yayımlandı :)


"AŞIK SUSAM" adlı şiirim, RIHTIM Dergisi'nin bu ayki sayısında Aralık 2017 yayımlandı. Keyifli okumalar :)

/http://rihtimdergi.com/asik-susam/

My Poetry "AŞIK SUSAM" has been published by Dec 2017 issue of RIHTIM Literature Magazine. Click the link above. Have a pleasant reading :)