Ne zamandır kalem kalemlikte, satırlar mısralara gebe
İki ince çizgi alnım üstünde
Ve yorgun ama huzur esir içimde...
Denize dair, boğazından kucakla, serinlet tane tane...
Ne güzeldir semaya nispet süzülmek özgürce
Oysa düşünmez gece, beyaz gölge, bir balıkçı ağından öte
Biraz ileride şehir hatları vapuru çarptı gözüme
Kim bilir, şimdi kaçıncı seferinde, kimleri taşır içinde ?
Tarihi yarım adaya bir reverans sancaktan yeşiliyle
Ve camiden bir seda yükselir “Allahu Ekber “ diye...
İstanbul penceremden gelen çat kapı misafirim, bu gece,
Hiç sormaz mısın ey koca şehir, cuma akşamı müsait misin diye?Sıcağı beri dursun, nemi yerden göğe, her yerde...
İstanbul işte, kalabalık adımlar sayılmaz tek nefeste
Zamanı trafiğine hapis, insanları avare...
Yine de içinde yaşarken bile özlersin delicesine
Medeniyetlerin eleği, yüzyılları kat kat taşıyan bilge
Yaşamayan bilmez, ömür müptela bu şehre!
29.07.2011
http://www.isinapolis.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder